MERSİN ÇEPNİLERİ
ESKİKÖY:
Akçakale deresi vadisinin arka sırtlarında bulunan Eskiköy Karpınar, Sarıca, Serpil ve Taşlıca adlı yerleşim yerleriyle çevrilidir. Akçaabat'a uzaklığı 20 km, nüfusu 793'tür. Eskiköy'ü kuranların Horasan'dan Şalpazarı'na, oradan da buraya gelerek yerleştikleri söyleniyor. Köy halkı Akgün, Bayır, Boz, Bülbül, Cimcim, Çağlar , Çavuş, Çevik, Durmuş, Güven, İmam, Memiş, Malkoç, Sever, Sevim,Yamıç,Tosun soyadlarıyla anılır.
çepnilerin Doğu Karadeniz Bölgesinin Türkleştirilmesindeki Rolleri
Selçuklu Devleti’nin 1040 yılında Horasan’da kurulması ve daha sonra Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan’ın 1071 yılında Malazgirt savaşını kazanmasından sonra Anadolu kapıları Türklere açılmış ve batıya doğru göç eden Türkler Anadolu’da yurt edinmeye başlamışlardır. Yerleştikleri her yere Türkçe ad veren bu Türkmen boyları en yoğun olarak, Antalya-Denizli-Isparta Bölgesi (200.000 çadır), Kütahya-Eskişehir Bölgesi (30.000 çadır), Kastamonu Bölgesi (100.000 çadır), İçil Bölgesi, Malatya-Maraş Bölgesi, Kuzey Suriye, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde yurt tutmuşlardır. Bizim konumuz olan Çepniler ise Sinop bölgesine yerleşmişlerdir. Tarihi kayıtlardan Karadeniz Çepnilerinin bu bölgeye ne zaman geldiklerini tam olarak öğrenememekle birlikte XIII. yüzyılda bu bölgeye hakim olduklarını ve Trabzon Rum Devleti hükümdarı Giorgi’yi mağlup edebilecek kadar da güçlü olduklarını biliyoruz Trabzon Rum imparatorluğunun saray tarihçisi Panaretos'a göre imparator Giorgi (1260-1280) hükümdarlığının 14. yılında yani 1280 yılında Toresion dağında Türkmenler' e tutsak düşmüştür. Panaretos, II.Jean'ın 1297 yılında öldüğünü, onun zamanında Türklerin Halibia (Ünye yöresi) yöresini ellerine geçirdiklerini söyledikten sonra Trabzon dolaylarına kadar uzanan büyük bir istilâ hareketlerinde bulunduklarını yazar. Öyle ki çok yerler gayr-i meskun bir duruma gelmiştir. Yukarıda da söylendiği gibi, bu Türkler veya onların çoğu büyük bir ihtimalle Çepniler ve başlarındakiler de Bayram Bey ailesidir
1355 yılında Haldia dükü Kabasisika harekete geçip Şiran'ı zaptettiği gibi, Suriyana kalesi de boşaltıldığı için Trabzon imparatorluğunun sınırları içine alınmıştı. Bundan çok memnun
kalan imparator III.Aleksios elden çıkmış olan Şiran' a gelmiş, tahribatta bulunmuş ve orayı kuşatmış tutsak almış ise de dönerken az sayıda bir Türk'ün takip etmesi üzerine imparatorun kuvvetleri panik halinde kaçmışlar, birçok kimse öldürülmüş ve Haldia Dükü de tutsak alınmış, imparator ve bu hadiseleri yazan müverrih Panaretos güçlükle Trabzon' a gelebilmişlerdir. İmparatoru mağlup ve kaçmaya mecbur eden Türkler şüphesiz Çepnilerdir.
Ertesi yıl (1356) imparator ve müverrih Panaretos batıya giderek noeli Giresun'da geçirmişler ve Yasun Burnu'nda ''Epifani'' kutlanmış ve orada 18 Türk öldürüldükten sonra geriye dönülmüştü. Ertesi yıl (1357) Bayram Beğ'in oğlu Hacı Emir Beğ kalabalık bir asker ile Maçka yöresine kadar gelerek orayı yağma ve talan ettikten sonra geri dönmüştür.
Bu ilerleme sırasında Çepnilerin Ordu bölgesine yerleştikleri ve Bayram Bey’in idaresinde bir beylik kurdukları sanılmaktadır. XIV. yüzyılın ortalarına doğru ise Çepnilerin kuzeye doğru ilerleyerek Harşit çayı çevresinde yurt tuttukları kışlaklarını yukarı Harşit’te kurmuş oldukları görülüyor .
XV. yüzyıldaki Bizans müverrihlerinden Halkokondil Trabzon’un doğusundan Amasra’ya kadar bütün Karadeniz kıyılarında Çepnilerin oturduğunu bildiriyor.
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1461’de Trabzon alındıktan sonra Görele, Tirebolu, Bedreme ve Giresun kaleleri de fethedilerek Canik yolu ile Tokat’a ulaşılmıştır. Daha sonraki yıllarda da doğuda Gürcistan sınırındaki kalelerle Gümüşhane-Trabzon arasındaki Torul yöresi alınmış ve Trabzon’un fethi tamamlanmıştır Osmanlıların Trabzon’u fetihleriyle bölgedeki Türkleştirme hareketinin hız kazandığı muhakkaktır. Ayrıca, Osmanlılardan çok önce Kürtün-Dereli-Giresun- Tirebolu-Eynesil arasındaki kırsal kesime hakim olan Çepni beylerinin fetihte Osmanlara yardım ettikleri, elde edilen başarılarda rol oynadıkları, fetihten sonra Osmanlı Devleti’nin bunların hemen hepsine zeamet ve tımar gibi dirlikler vererek onları hizmetine almasından anlaşılmaktadır. Ayrıca Çepni halkının büyük bir kısmı müsellem olarak hizmete alınmış, cami ve zaviyelerde görevlendirilerek vergiden muaf olmuşlardır. Halkın geri kalanının ekseriyeti de muafiñ (vergiden affolunmuşlar) sayılmıştır.
F.Kırzıoğlu aynı eserinde “Koyu Alevi-Kızılbaş olan Trabzon Çepnileri’ne Ardanuç ile Hınıs gibi Osmanlı-Iran serhaddine yakın kalelerde bile askerlik vazifesi verilmemesine dikkat edildiğini, İstanbul’dan gelen arzlardan öğreniyoruz” der.
__________________________________________________________________________
kaynakça :
/www.ktu.edu.tr/trabzon/cepni13.html